Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…

Allah‘a hamd olsun, Salât ve Selam Allah'ın Resûlü‘ne, âline, ashabına ve onları dost edinenlere olsun...

Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi tüm Müslümanların üzerine olsun...

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır.” (9/Tevbe, 20)

„Hiç şüphesiz Allah, mü'minlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler; (bu,) Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip müjdeleşiniz. İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur.“ (9/Tevbe, 111)

Ey iman edenler, sizi acı bir azabdan kurtaracak bir ticareti size haber vereyim mi? Allah'a ve O'nun Resulü'ne iman ederseniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad ederseniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte 'büyük mutluluk ve kurtuluş' budur.“ (61/Saff, 10-12)

„Ümmetimden bir grup kıyamet gününe kadar hak üzere sa­vaşmaya ve üstün olmaya devam edecektir.” (Müslim)

„Kıyamet saatine kadar bu din ayakta kalacak ve Müslümanlardan bir kesim onun için savaşacaktır.” (Müslim)

Ben rahmet Peygamberiyim, ben savaş Peygamberiyim. (Ahmed b. Hanbel)

„Bir kavim cihadı terkederse Allah kendilerine mutlaka umûmî bir azab verir!“ (Taberânî)

Evet, muhterem Müslümanlar! Yazımızı yukarıdaki ayet ve hadisler ışığı altında değerlendirmenizi ve yazı boyunca hatırınızdan çıkarmamanızı rica ediyoruz!

Bugün dünyanın neresine bakarsanız bakın, hep Müslümanlar ezilmekte, sömürülmekte, tecavüze uğramakta ve nihayet katliama maruz kalmakta, hemde dünyanın gözleri önünde! Bugün Müslümanların kanı dünyanın en ucuz kanı olmuş, Müslümanın canı en değersiz can olmuş, bir Müslümanın canı ve kanı bir koyunun canından ve kanından daha da ucuz olmuş! Dünyanın gözleri önünde koyunlar gibi boğazlanır hale gelmiş Müslümanlar!..

Son birkaç yılda Suriye’de, Arakan’da ve Doğu Türkistan’da Müslümanlara yapılan zulüm ve tecavüzler, katliam ve göçler almış başını gidiyor! Öte yandan Afganistan ve Çeçenistan’da hâlâ sürmekte olan cinayetler unutulmuş bile!..

Ey Müslüman! Bu gidişe ne zaman dur diyeceksin? Ne zaman ayağa kalkacaksın? Ne zaman Rabb’imizin şu ayetlerine kulak vereceksin: „...Müşrikler sizinle nasıl toplu olarak savaşıyorlarsa, siz de onlarla toplu olarak savaşın....” (9/Tevbe, 36) „Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın...” (2/Bakara, 190)

Ne zaman mustaz’afların, mazlumların, tecavüze uğramış bacıların ve yetim kalmış çocuklarımızın çığlıklarına kulak vereceksin? Ne zaman Rabb’imizin şu ikazını hatırlayacaksın: „Size ne oluyor da, Allah yolunda ve 'Ey Rabb'imiz! Halkı zalim olan şu kasabadan bizi çıkar; bize kendi katından bir veli (koruyucu, sahip) gönder, bize kendi katından bir yardımcı gönder' diyen mustaz’af erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” (4/Nisa, 75)

Evet, muhterem Müslümanlar! Bugün Müslümanların içerisinde bulunduğu zilletten, kan ve göz yaşından, tecavüz ve işgallerden, zalim tağutların hegemonyasından, kullara kul olmaktan kurtulmanın tek yolu Allah (c.c.) yolunda cihad etmekten, cihad bayrağını göndere çekip onun altında ve etrafında toplanmaktan ibarettir! Rabb’imiz Teâlâ samimi olan her müslümana bu şuuru ihsan eylesin.

Ey Müslümanlar!

Sakın arap baharlarına aldanmayın! Arap baharı, zalim dikta rejimlerini tarihin çöplüğüne gömme ve topyekün Müslümanları demokrasi putuna kul etme hareketidir. Allah’ın kitabı hakim olmadıktan sonra Müslümanlar açısından değişen hiçbir şey olmaz. Değişen birtek isimler ve rejimler olur!

Onun için eğer Mursi ve İhvan-ı Müslimîn’e iyilik yapmak istiyorsanız, onları tevbeye davet ederek iyilik yapın. Çünkü onlar nefislerine zulmettiler. Yüce ve şerefli olan bir hedefe, âdi ve iğrenç bir yolla ulaşmak istediler. Tarihten (Cezayir’den) ders almadılar... Hâlâ da ders almamakta ısrarlılar!..

Merhum Cemaleddin Hocaoğlu (Kaplan) 1983’te Erbakan’a DEVLETE GİDİŞ YOLU PARTİ Mİ, TEBLİĞ Mİ?başlıklı bir mektup göndermişti, orada aynen şöyle diyordu: Siyasî ekseriyeti temin edip iktidara gelseniz dahi, zinde kuvvet diye tabir ettikleri çevreler ihtilal yapabilirler ve sizi alaşağı ederler. Halk da buna mukavemet edemez. Çünkü halk, Mekteb-i İbrahim’den geçmemiştir. Parti yoluyla bu ruhu, siz halka kolay kolay veremezsiniz. Şehid olma aşk ve şevkine sahip kılamazsınız... Erbakan, kendisine gönderilen mektuptaki ikazları dikkate almadı ve tarih (28 Şubat Darbesi) Cemaleddin Hoca’yı haklı çıkardı!

Muhterem Müslümanlar!

Bugünkü İhvan-ı Müslimîn’in Seyyid Kutub’la ve Hasan el-Benna ile bir alakaları yok, onların adlarını kullanarak propaganda yapmaları sizi aldatmasın. Bugünkü İhvan-ı Müslimîn partici ve demokrat, T.C’deki AKP’den farkları yok, ve hâlâ partiden ve demokrasiden vazgeçmiyorlar. Oysa ki, Seyyid Kutub ve Hasan el-Benna böyle miydi? Parti hakkında ne diyordu o mübarek şehidler:

Seyyid Kutub şöyle diyor: ...Partiyi destekleyenler, ne İslam akîdesinin karekterini anlamışlar ne de kalplerin kapısının nasıl açılacağını öğrenmişlerdir!“ (Fî Zilâl’il-Kur’an, Yusuf Suresi, Ayet 108)

Hasan el-Benna da şöyle diyor: ...İslam particiliğin getirdiği tüm şeyleri şiddetle haram kılmıştır!“
(Mecmuatürresail, İmam Şehid Hasan el-Benna, s. 287-290)

Bu sahte propagandaya bir örnek verelim; Türkiye’de binlerce insanı peşinden sürükleyen ve belki de yüzbinlercesini şeytanî edebiyatıyla etkileyen meşhur bir zındık şöyle diyor: İradeniz öyle güçlü olacak ki, yumrukla devrilemeyecek, darbe ile devrilemeyecek. İradenizi güçlü koyacaksınız. Koyduğunuz iradeye de sahip çıkacaksınız. Bugün İhvan'ın yaptığı o, gerçekten de bravo.  İhvan'a yakışır bir yiğitçe direniş. Hem de silahsız. Ölüyorlar ama öldürmüyorlar. Benim sevdiğim de bu işte, tasvip ettiğim de bu. Helal olsun. Rabbim destekçileri olsun. Yar ve yardımcıları olsun diyorum in şâ Allah.

Bu meşhur zındık, sahibi olduğu TV kanalında Seyyid Kutub’un yazdığı bir Şiir’i (Ahi ente hurrun/Kardeşim sen özgürsün) ilâhi/neşid halinde ve Mursi’nin ve İhvan taraftarlarına darbeciler tarafından yapılan zulmün fotoğrafları eşliğinde defalarca yayınlıyor! Bâtıl propagandaları için Seyyid Kutub’un Şiir’ini istismar ediyor! Neden bu örneği veriyoruz? Çünkü, Müslümanlar maalesef uydu olmaya, körü körüne bazı fikirlerin ve ideolojilerin peşinden gitmeye ve medya sayesinde yönlendirilmeye müsait. Bahsi geçen zındık ne diyor: „...İhvan'a yakışır bir yiğitçe direniş. Hem de silahsız. Ölüyorlar ama öldürmüyorlar...“

İhvan’ın reklamını/propagandasını yaparken âlet ettikleri Şiir’de şehid Seyyid Kutub şöyle diyor:

…Kardeşim sana ne oluyor ki savaştan bıkmışsın,
Ve omuzundan silahını atmışsın…

Kesinlikle kardeşim ben savaştan yılacak değilim,
Silahımı da kenara atacak değilim…

…Yarın bu silahımla Siyonistlere karşı savaşacağım,
Taki (küfrü) yeryüzünden yok edinceye kadar…

Evet, muhterem Müslümanlar! Çelişkiyi görebiliyor musunuz! Lafa bakar mısınız? „Ölüyorlar ama öldürmüyorlar!“ Allah (c.c.) ne diyor: ...Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler...(9/Tevbe, 111)

Allah (c.c.) yolunda kurban vermeden, şehid vermeden, kan akıtmadan hangi zaferden bahsedebilirsiniz? Bu Sünnetullah’a aykırıdır! Allah (c.c.)’ın davasına engel olanları öldürmek ve o uğurda ölmek (şehid olmak) Allah (c.c.)’ın sünnetidir!

Onun için bütün bu sahte propagandalar ve bu arada Rabia işareti, Müslümanların cihad ruhunu öldürme ve topyekün Müslümanları ılımanlaştırma, laikleştirme, demokratikleştirme ve nihayet mürtedleştirme hareketidir...

Dolayısıyla dört parmağını kaldırıp Rabia işareti yapanlar, Mursi’ye ve İhvan-ı Müslimîn’e iyilik değil kötülük yapmış olurlar, destek değil köstek olmuş olurlar, tarihten ders almalarına engel olurlar... Yapılan her Rabia işareti Mursi’ye ve İhvan-ı Müslimîn’e takip ettikleri yolun doğru yol olduğu hissini verecektir, ellerini kaldırıp Rabia işareti yapan herkes demokrasi ile çalışmanın doğru ve meşru olduğunu dolaylı olarak kabul etmiş olacaktır!

Bugün İslam düşmanlarının ellerindeki en tehlikeli silahlardan bir tanesi de medyadır. Medya sayesinde kitleleri etkileyip yönlendirirler. Bir insana kırk gün deli desen, kırk gün sonra deli olur misali, bugün medyanın yaptığı da bu! Bir fikri veya sembolü topluma kabullendirmek için hergün yayın yapar, taki toplum soruşturmadan ve sorgulamadan onu benimser. Rabia işareti de bu şekilde Müslüman toplumlara benimsetildi.

Medya sayesinde daha düne kadar silahlı bir direniş hareketi olan HAMAS bugün tamamen demokratik bir parti oldu, ağızlarından demokrasiyi düşürmez oldular! HAMAS liderlerinden Halid Meşal katıldığı AKP’nin 4. Olağan Kongresi’nde yaptığı konuşmada Erdoğan’ı dünya Müslümanlarının lideri ilan etti! Aynı konuşmada arap baharını yorumlarken şunları söyledi: Biz halkların özgürlük, adalet, demokrasi ve gerçek bağımsızlık taleplerinin yanındayız. Mısır'da başlayan süreci, Tunus'un, Libya'nın Yemen'in ve en son Suriye'nin devrimini destekliyoruz. Suriye halkının özgür iradesi egemen olana kadar destekçi olacağız. O kanın durması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Araplar ne istiyor? Araplar insan onurunu koruyan demokratik rejimleri kurmak istiyor…

Ey Müslüman!

Hani en büyük tağut şeytandı! Demokrasi şeytanî bir düzen değil mi? Demokrasinin bir put ve tağut olduğunu ne zaman anlayacaksın? Tarihten ders almayıp aynı delikten ısırılmaya ne zaman son vereceksin? Küfür sistemi olan demokrasi ile İslamî bir hedefe varılamayacağını ne zaman anlayacaksın? Demokrasi ile İslam’a hizmet etmenin, necaset ile abdest alıp namaz kılmak gibi bir şey olduğunu ne zaman farkedeceksin?!.

Hiç Allah (c.c.)’a şirk koşarak ibadet edilir mi? Allah (c.c.) bunu kabul eder mi? Asla! Allah (c.c.) peygamberine dahi bu hususta müsamaha göstermiyor ve onu şöyle uyarıyor:

„And olsun ki, sana da, senden önceki (peygamber)lere de şöyle vahyolundu: Eğer Allah'a ortak koşarsan, şüphen olmasın ki, amelin boşa gider ve zarara uğrayanlardan olursun. (39/Zumer, 65)

Ey Müslümanlar!

Sakın kâfirlerden, tağutlardan (BM, ABD, AB, NATO, TC) medet ummayın! Onlar ancak birbirlerinin dostudur ve küfür tek millettir! Sakın bu kâfirlerin “İnsan hakları“ ve “Özgürlük“ palavralarına aldanmayın. Onların “İnsan hakları“ ve “Özgürlük“lerini Afganistan’da ve Irak’da gördük. Demokrasi putunun verdiği haklarla bu zulümler durdurulmaz, deşarj olmaktan başka bir işe yaramayan protesto gösterileri yapmakla zalimlere ve kâfirlere karşı koyulmaz!

Allah (Subhânehu ve Teâlâ) bizden bu kâfirlere karşı savaşmamızı istiyor! Rabb’imiz Kur’an’da şöyle buyurur: „İman edenler, Allah yolunda savaşırlar, küfredenler de tağutun yolunda savaşırlar; öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli düzeni pek zayıftır.“ (4/Nisa, 76)

Ebu'n-Nadr, Abdullah İbnu Ebî Evfâ (r.a.)'dan naklen anlatıyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) düşmanla karşılaştığı günlerden birinde, güneşin meyletmesini bekledi. Sonra kalkıp yanındakilere şöyle dedi: „Ey insanlar, düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin, Allah'tan âfiyet dileyin. Ancak karşılaşacak olursanız sabredin, bilin ki cennet kılıçların gölgesi altındadır!

En sonda Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sözlerini şöyle tamamladı: „Ey Kitab'ı indiren, bulutları yürüten, (Hendek Savaşı'nda düşman müttefikler olan) Ahzâb'ı hezimete uğratan Rabb'imiz, bunları da hezimete uğrat ve onlar karşısında bize yardım et! (Buhari, Cihad 156, 22, 32,112, Temenni 8; Müslim, Cihad 20, 1742, Ebu Davud, Cihad 98, 2631)

Ya Rabb‘i! Ümmet-i Muhammed’e tekrar cihad ruhuyla canlanıp tevhid bayrağı altında toplanmayı ve tekrar yeryüzüne hakim olmayı nasip eyle! „Ey Rabb‘imiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve kâfirlere karşı bize zafer nasip eyle!(2/Bakara, 250)

Davamızın Sonu Allah'a Hamd Etmek ve Resulü‘ne Salât ve Selam Getirmektir.

 

HİLÂFET DEVLETİ, BASIN YAYIN MÜŞAVİRLİĞİ

ilimdiyari.com
Kaynak : https://ilimdiyari.com/d/861/zilletten-kurtulusun-tek-yolu-allah-(cc)-yolunda-cihad%60dir!
Okumaya devam edin